Maldivler seyahatimiz öncesinde “Turkuaz okyanus, beyaz kum güzel ama bizim Ege sahilleri de güzel… Sırf denize girmek için oralara gitmeye ne gerek var?” gibi düşünceler aklımdan geçmiyor değildi. Bu seyahati planlamamdaki tek sebep, kış günü yaz mevsimini yaşamak için gidebileceğim yerler arasında, Maldivler’in de olmasıydı. “Dünyada gezilecek onca yer varken Maldivler’e gitmeye değer mi?” aklıma takılan ikinci soruydu… Neticede, Maldivler’deki bir otele 5 gün konaklama için ödeyeceğimiz para ile Asya’da 10-15 gün gezebilirdik.
Tüm bunlara rağmen, masaüstü fotoğrafı olmayı hak eden manzaralarla dolu bir yer, Maldivler. Fotoğraflarına bayılıyorsanız ve oraya gitmek benim gibi 10 yıllık hayalinizse, balayı gibi özel bir tatil planınız varsa; bebekle veya çocukla rahat edebileceğiniz, dinlenebileceğiniz bir yere gitmek istiyorsanız; kış mevsiminde yazı yaşamak için İstanbul’dan 8 saatte ulaşabileceğiniz, nispeten yakın ve lüks bir yer arıyorsanız; Müslüman ülke, helal yemek gibi kriterleriniz varsa ‘paraya kıyıp Maldivler’e gidin’ derim. Pişman olmazsınız. Maldivler’in 50 yıl içerisinde yok olma ihtimali olduğunu da düşünürseniz, mutlaka görmeniz gereken bir yer olduğuna çok daha kolay ikna olabilirsiniz. Ayrıca, artık her şeyi koronaya göre planladığımızı şu dönemde, Maldiv Adalarındaki tatil şartları, izole ve güvenli bir ortam için birebir.
Resmi adı Maldiv Adaları Cumhuriyeti olan ve hiçbir ülkeyle kara sınırı bulunmayan Maldivler, Hint Okyanusu’nda ve Sri Lanka’nın güneyinde yer alıyor. Yaklaşık olarak, bin 200’ü küçük adacık olmak üzere, toplamda 26 doğal mercan adasından oluşan Maldivler’in başkenti olan Male de tahmin ettiğiniz gibi bir ada. 320 bin nüfuslu ülkedeki 200 adada yerleşim var. Yaklaşık 250 ada ise sadece otellerden oluşuyor ve yalnızca otel misafirleri ile çalışanlar adada kalıyor. Otel olan adalar, otel isimleriyle anılıyor. Hemen hemen hepsi aynı özellikleri taşıyan oteller, eşsiz fotoğrafları filtresiz çekebileceğiniz doğal güzelliklere sahip.
Ülkeye 8 saatlik direkt uçuşla ulaşıyor ve başkent Male’ye iniş yapıyorsunuz. Ülke kuralları gereği çift aşılı ve PCR testinizin negatif olması şartıyla uçağa binebiliyorsunuz. Uçaktaki herkesin negatif olduğunu bilmek çok rahatlatıcı gerçekten. Uçaktan indikten sonra ise adanıza ulaşmak için havaalanından deniz uçağına ya da sürat teknesine binmeniz gerekiyor.
Biz, tur şirketinin tecrübelerine dayanarak bu adalardan Coco Bodu Hiti‘yi tercih ettik ve hiç pişman olmadık. Otel odalarının tamamı birbirinden bağımsız villalardan oluşuyor. Villalar, Maldiv fotoğraflarında görülen o meşhur villalarla birebir aynı. Otelde, villanız dışında hiçbir kapalı alan yok. Buna resepsiyon ve restoranlar dahil. Dediğim gibi korona ortamında çok güvenilir.
Villalar iki çeşit: Birincisi, ‘su üstü villa’ olarak adlandırılan ve gerçekten okyanus üzerine inşa edilmiş olanlar; diğeri ise ‘ada villa’ olarak adlandırılan, karada ama hemen deniz kıyısında olan yapılar. Aralarında seçim yapmak gerçekten çok zor çünkü her ikisinin de farklı farklı güzellikleri var. Karar veremeyince, tatilimizin yarısını su üstünde, yarısını da ada villada geçirme teklifini kabul ettik. Şayet, otel müsaitse, size de kesinlikle böylesini tavsiye ederim.
Tatilimizin ilk yarısını geçirdiğimiz ada villanın ön tarafında sadece size ait bir plaj bulunuyor. Mahremiyete çok önem verilen ülkede kimsenin sizin plajınıza girme imkânı yok. Bembeyaz kumlardan, turkuaz okyanusa girebiliyorsunuz. Arka bahçeniz ise ormanın içinde, yine sadece size ait olan bir havuzunuz var. Akşamları, odanıza bırakılan farklı aromalara sahip çayınızı yudumlayarak dalgaların ya da ormanın sesini dinlemek tercihinize kalmış.
Tatilimizin ikinci yarısını ise su üstü villada geçirdik. Gerçekten onun tadı da bir başkaydı. İskelenizde otururken Türkiye’de belki de hiç göremeyeceğiniz, farklı özelliklere sahip dünya harikası canlıları, berrak bir suda çıplak gözle saatlerce sıkılmadan izleyebilir, onlarla yüzebilir ya da okyanusta yüzüyor hissi veren sonsuzluk havuzunuzda serinleyebilirsiniz. Odanızdan hiç çıkmadan tatilinizi geçirebileceğiniz gibi adada bulunan yaklaşık 10 farklı plajdan da yararlanabilir, unutulmaz su altı deneyimleri yaşayabilirsiniz.
Odamıza yerleşince ayakkabılarımızı çıkardık ve tatil sonuna kadar hiç giymedik. Adanın zemini tamamen kum olduğu için ben bir çift parmak arası terlikle tatili bitirdim.
Maldivler için bavul hazırlamak da çok kolay, öyle ayakkabı taşımanıza gerek yok, incecik birkaç kıyafet yeterli.
Kaldığımız otelin açık büfe kahvaltısı ve yemekleri oldukça iyiydi. Dünya mutfağından örneklerin sunulduğu otelde mutlaka damak zevkinize uygun çeşitler bulacağınızı düşünüyorum. Özellikle Hint Okyanusu’nun ortasında baklava görmek beni gururlandırdı. Tek hayal kırıklığı ise kahvaltıda zeytin olmamasıydı. Bunun dışında menü gayet zengindi ve Hint yemekleri ön plandaydı. Hint yemekleri için ise bizim tencere yemeklerinin bol baharatlısı diyebilirim.
Yılın 12 ayında da denize girilebilen, güneşin sizi hiç yalnız bırakmadığı, bembeyaz kumu ve berrak deniziyle ünlü Maldivler, dünyanın saklı güzelliklerinden biri. Dünyanın en zengin deniz popülasyonuna sahip ülkeleri arasında yer alan Maldivler, neredeyse yüzde 90’ı denizle kaplı bir tatil ülkesi. Özellikle dalmayı sevenler için mercanların derinlikleri muazzam… Belki de yeryüzünün başka hiçbir yerinde bir arada göremeyeceğiniz kadar çok canlı türü ve renk armonisi bir arada.
’Cennet Adalar’ olarak anılan Maldivler’in en büyük adası, 13 kilometrelik bir alana sahip. Biz korona önlemleri çerçevesinde gitmedik ama görülmesi gereken tarihi yerleri de var. Başkent Male’nin en önemli tarihi yerlerinden biri olan, geleneksel ve modern mimarinin izlerini taşıyan Presidential Palace (Başkanlık Sarayı) gezilerde görülecek yerlerin başında geliyor. Mavi beyaz renkleriyle ilgi gören bu yapı, yerel halk tarafından ‘’Theemuge’’ olarak biliniyor. Bunun dışında şehrin önemli yerlerinden biri de uzunluğu iki kilometre, genişliği ise bir kilometre olan Ulusal Müze. Müzenin yanında Sultan Park, Grand Friday Camii bulunuyor. Yaklaşık 20 camisi bulunan başkent Male’de, camilerin en eskisi taş oymalarıyla ünlü Hukuru Miski Camii.
Maldivler’de gece hayatı kültürü yok. Korona döneminde de zaten buna gerek yok. Adada partiler ya da özel geceler düzenlenmiyor, yalnızca otellerdeki akşam yemeklerinde canlı müzik var. O yüzden Maldivler‘de eşiniz ya da sevgilinizle baş başa vakit geçirip romantizmi iliklerinize kadar yaşayabilirsiniz. Zaten balayı çiftlerinin ilk tercihi olmasının nedeni de bu. Aynı zamanda çocuklu aileler için de huzuru ve güvenli oluşuyla son derece uygun.
İnsan, tropikal ve ıssız bir ada olunca akla bazı güvenlik sorunları da takılabiliyor ama Maldivler oldukça güvenli bir yer. Maldiv otelleri son derece profesyonel olarak işletiliyor. En önemli gelir kaynağı turizm olduğundan, bu konuda hassasiyet son derece üst seviyede. Maldiv halkı çok iyi niyetli ve misafirperver. Hırsızlık veya benzeri suçlar yok denecek kadar az görülüyor ama siz yine de değerli eşyalarınızı villanızdaki kasada tutmaya özen gösterin.
Maldivler’de böcek veya sıtma sorunu da yaşanmıyor çünkü adalarda düzenli bir şekilde organik ilaçlama yapılıyor. En son sıtma vakası 1980 yılında kayda geçmiş ve sonrasında asla böyle bir sorun yaşanmamış. Bu nedenle Maldivler’e gelen turistler yanlarında böcek ilacı getirme gereği duymuyor.
Otellerin birçoğunda doktor bulunuyor ancak doktora ihtiyaç olduğu çok nadir görülmüş. Otellerde çalışanlar ilk yardım konusunda sıkı bir eğitim görüyor. Doktor bulunmayan adalar, acil durumlara tamamen hazırlıklı; en yakın adadaki doktorla derhal bağlantı kuruluyor. Çok özel durumlarda ise yakın olan hastaneye acil olarak transferiniz yapılıyor.
Maldivler’e gelenleri en tedirgin eden konulardan biri köpekbalığı tehlikesi olsa da aksine, bu asla endişe yaratacak bir durum değil. Maldivler’de bu zamana kadar köpekbalığı saldırısına rastlanmamış. Bunun başlıca sebebi, bölgedeki köpekbalıklarının cinsi. Maldivler’de, dalış meraklıları köpekbalığı görmek için can atıyor çünkü genellikle köpekbalıkları insan gördüklerinde uzaklaşıyorlar. Bulunduğunuz adanın lagününde yavru köpekbalığı görebilirsiniz ancak bu durum insanda korku yerine, farklı bir hayranlık uyandırıyor.
Kısaca toparlamam gerekirse, Maldivler son derece güvenli ve sıcak bir ülke. Eşsiz kumsalları ve çok renkli su altı yaşamıyla misafirlerine muhteşem bir tecrübe yaşatıyor. Yüzlerce adanın oluşturduğu bu inanılmaz görüntü bir yana; her adanın etrafında oluşan lagünler, muhteşem kum ve bitki örtüsü de rüya gibi.
Sanırım, Maldivler’e ister balayı ya da romantik bir tatil, ister aile olarak gitmiş olsun, hayran kalmayan misafir yoktur. Umarım, unutulmaz ve güvenli bir deneyim yaşamak isteyen herkesin yolu bir gün Maldivler’e düşer…
NASIL ARANDI: #esinalçıoğlu #gezi #geziyazısı #maldivler #rüyagibibirtatil #özelplaş #okyanus #tatil #geziköşesi #romantizm #baklava #kocaeli
İlimizin tanınmış iş adamlarından, EGDAŞ firmasının ortaklarından Hüseyin Alçıoğlu, eşi Esin Alçıoğlu ve oğulları Arel ile birlikte Londra’ya çıkarma yaptı. Tarih boyunca kraliyet ihtişamı, kültürel çeşitliliği ve eşsiz atmosferiyle dünya çapında bir cazibe merkezi haline gelen Londra gezisini Esin Alçıoğlu, Kocaeli Life okurları için kaleme aldı. Gotik katedrallerden zarif köprülere, tarihi saraylardan çağdaş sanat galerilerine kadar geçmişin izlerini modern yaşamla harmanlayan bu büyüleyici şehri merak ediyorsanız, başlıyoruz.
Karayipler’in en popüler turizm destinasyonlarından Dominik Cumhuriyeti’ne giden EGDAŞ firmasının ortaklarından Hüseyin Alçıoğlu, eşi Esin Alçıoğlu ve oğulları Arel, Survivor yarışmasını izlemekle kalmadı, yarışmacılarla aynı parkurlarda turnuvalara katılarak, büyük bir heyecan yaşadı. Esin Alçıoğlu, ‘büyülü bir yer’ diye tanımladığı Dominik Cumhuriyeti gezisini Kocaeli Life için kaleme aldı.
Vize kuyruklarında, konsolosluk kapılarında sürünmeden kolayca gidebileceğiniz Katar, kollarını açmış sizi bekliyor. Basra Körfezi’ne doğru uzanan bir yarımada ülkesi olan Katar, ışıl ışıl gökdelenleri, yemyeşil parkları ve modern sanatlara verdiği önemle Orta Doğu ülkeleri hakkındaki ön yargıları yerle bir ediyor
Dergimizin yazarlarından Esin Alçıoğlu, geçtiğimiz günlerde 2 haftalık Amerika seyahatine çıktı. Eşi Hüseyin Alçıoğlu ve oğlu Arel ile birlikte Güney Amerika’yı adım adım gezen Esin Hanım, izlenimlerini Kocaeli Life okurları için kaleme aldı
İhtişamlı mimarisi, muhteşem residansları, sıra dışı AVM’leri, şık caddeleri, çölü ve kumsallarıyla lüksün doruklarda yaşandığı Dubai, ‘en’lerin bir araya toplandığı muhteşem bir şehir
Yazan: Esin Alçıoğlu
Yazan: Esin Alçıoğlu