29-04-2024 20:44

Yogayla çocukların ruhuna dokunuyor: Emel Ünsel

   0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 04/04/2024
Çocuk yogası eğitmeni, masal, resim ve oyun terapisti Emel Ünsel, özgüven sahibi, ahlaklı, erdemli, saygılı bireylerin yetişmesi için çocukların yogayla küçük yaşta tanışması gerektiğini söylüyor
.stripslashes($urun->baslik).

Bu ay sizleri, bir koltukta birden fazla karpuz taşımayı başarmış bir isimle tanıştıracağız… Emel Ünsel, eğitimini aldığı endüstriyel otomasyon alanında çalışan bir iş kadını olmasının yanı sıra aynı zamanda bir anne, bir seyyah, bir çocuk yogası eğitmeni, masal, resim ve oyun terapisti. Dünyayı gezerken, çocuklarla ilgili gönüllü olarak çalıştığı yerlerde yoganın çocuk ruhu üzerindeki etkilerini fark eden Ünsel, daha fazla çocuğa dokunabilmek için gerekli eğitimleri almış ve çalışmalarına daha bilimsel bir zeminde devam etmeye başlamış.

Uzun yıllardır İzmit Belediyesi bünyesinde çocuklara yönelik yoga dersleri veren ve atölyeler düzenleyen Emel Ünsel, “Yoga çocuklara ahlaklı, erdemli, saygılı bireyler olmayı aşılıyor çünkü özü sevgi” diyor ve ekliyor: “Çocuk yogasının yaygınlaşması için uğraşıyorum ve artık kendi yerimi açmanın zamanının geldiğini düşünüyorum.”

Emel Ünsel’in ilham veren hikayesini ve çocukların ruhuna dokunma tutkusuyla dolu yolculuğunu ilgiyle okuyacağınızdan eminiz.

Emel Hanım, bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?

1983 İzmir, Bornova doğumluyum. Evliyim, bir oğlum var. Akdeniz Üniversitesi Endüstriyel Otomasyon Bölümü mezunuyum. Aile bağları kuvvetli, sevgi dolu bir ailede büyüdüm. Üç kız kardeşiz, ailemiz bizi her kararımızda destekledi, sosyal insanlar olmamız için fırsat verdi. Eğitim hayatım boyunca spor yaptım, seyahat alışkanlığımı da yine aynı şekilde annem ve babam sayesinde kazandım. Türkiye’yi ve dünyayı gezmeme vesile oldular.

 

Endüstri ve otomasyon, bilinçli bir tercih miydi?

Çok isteyerek seçtim ve hem bölümde hem de sınıfta tek kız öğrenci olarak okudum. Bununla beraber üniversite yıllarımda hem kişisel gelişim eğitimleri aldım hem de sosyal sorumluluk projelerinde görev aldım. Ayrıca bölümümle ilgili projeler de üretiyordum. Bu şekilde yoğun bir tempoyla geçti üniversite dönemi. O dönem doğa sporlarıyla da ilgileniyordum. Üniversitenin kaya tırmanışı ve yüzme kulübündeydim. Eşimle de hem aynı sınıftaydık hem de dağcılık kulübünde birlikte görev yapıyorduk.

DÜNYAYI GEZDİK

Okul bittikten sonra hayat nasıl devam etti, İzmit’e nasıl geldiniz?

Sürekli kendime yeni bir şeyler katma, kendimi geliştirme isteğim vardı. İş hayatına da fabrikalarda alanımla ilgili çalışarak başladım, büyük projeler yaptım. 2008 yılında ise evlenerek İzmit’e yerleştim. Eşimle beraber üniversite yıllarından beri motorla Türkiye’yi geziyorduk; evlendikten sonra da dünyayı gezmeye başladık.

 

Peki, hayatınıza yoga nasıl girdi?

2005 yılında Ferrari’sini Satan Bilge kitabını okumuş ve çok etkilenmiştim. Bu kitap sayesinde hem yogaya hem de çocuklara karşı olan ilgim daha da arttı. Yoga eğitimine o dönem başladım; İzmit’e geldikten sonra da devam ettim. Zaten bir süre sonra da eşimin görevi nedeniyle Avustralya’ya taşındık. Böylece hem kendimizi mesleki olarak geliştirmek için daha fazla fırsatımız oldu hem de seyahatlerimiz dünyanın en uç noktalarına kadar uzandı. Oğlumuzla beraber Avusturalya’nın en uç noktasına kadar araçla, karavanla, motosikletle gezmeye devam ettik.

YOGA EĞİTMENLİĞİ

Avustralya’da iş ve seyahatler dışında neler yaptınız?

Yüzme eğitmenliği yaptım ve oradaki bir oyuncak kütüphanesinde gönüllü olarak çalışmaya başladım. Oğlum olduğu için yaşadığımız bölgede çocuklarla ilgili ne etkinlik varsa hepsine katıldım. Bir süre sonra çocuklara dokunmaktan büyük keyif aldığımı fark ettim ve eğitimlerime başladım. Yoga çocuk eğitmenliği, masal, oyun, resim analizi terapistliği eğitimlerimi tamamlayarak,  görev yaptığım oyuncak müzesi bünyesinde çocuklarla çalışmaya başladım. Avusturalya’da beş seneye yakın kaldık. Daha sonra eşimin çalıştığı firmanın Avrupa bölgesi temsilcisi olarak İspanya’ya yerleştik.

 

İspanya’da da yogaya devam ettiniz mi?

Evet, oğlum orada okula gitmeye başladıktan sonra ben de hem yoga yapmaya hem de yoga eğitimine devam ettim. Pandemi dönemini İspanya’da geçirdik. Daha sonra da işimizle ilgili gelişmelerden dolayı İzmit’e geri döndük. Pandemi döneminde çocukların yaşananlardan çok etkilendiğini ve yoganın onlara çok iyi geldiğini bir kez daha fark etmiştim. Bu nedenle Türkiye’ye döndükten sonra MEB’den de eğitim alarak tüm bildiklerimi harmanladım ve yeniden gönüllü olarak çalışmaya başladım.

ATÖLYELER DÜZENLİYOR

Nerede çalıştınız?

İzmit Belediyesi’nin Ayazma Mahallesi’ndeki spor salonunda başladım. Orada çocuklarla nefes terapileri, yoga, bilinçli farkındalık etkinlikleri yaptık. Masallar, hikayeler, oyunlar eşliğinde yoga duruşları çalıştık. Daha sonra alanım genişledi, Çınar Çocuk Evi’nde de görev yapmaya başladım. Hala devam eden bu çalışmaların yanı sıra atölyeler de düzenliyorum. Açık havada, doğal ortamda, çocukların ayaklarının toprağa bastığı küçük atölyeler oluşturuyorum. En büyük amacım, onlara dokunabilmek.

 

Düzenlediğiniz atölyelerde neler yapıyorsunuz?

Çocuklar için nefes egzersizi eşliğinde farkındalığını fark edecek bir program hazırlıyoruz. Hikayelerle, masallarla çevreye olan farkındalıklarını artıracak şekilde dersler programlıyoruz. Çocuklar bu derslerde kendini fark ediyor. Ayrıca derslerimizin sonunda mutlaka İngilizce ve İspanyolca oyunlar öğretiyorum ki en azından bir kelime akıllarında kalsın.

 

Kaç yaş grubuyla çalışıyorsunuz?

3-5, 5-7, 10-12, 12-14 yaş gruplarıyla çalışıyorum. 12-14 yaş grubunda genel olarak stres, kaygı, sınav korkusu, ergenlik dönemi sorunları oluyor. Küçüklerle ise derslerimiz oyun grubu gibi ilerliyor. Bu dersler çocukların fiziksel gelişimleri kadar vizyonlarına da etki ediyor. Hiç unutmadığım bir anım var… Bir gün derste çocuklara “uçak moduna giriyoruz ve hayalinizdeki yere gidiyoruz” dedim.

Kimisi İzmit’e, Adapazarı’na kimisi Trabzon’a gitmek istedi. 5’inci dersin sonunda aynı oyunu oynadığımızda aldığım cevaplar “Japonya, Amerika, Hong Kong” oldu.

AYAKLARI YERE BASSIN

Emel Hanım, çocuklar neden yoga yapmalı?

Yoga, kişinin hem kendisine hem karşısındakine doğru yaptığı bir yolculuktur. Bu yolda, yetişerek gitmek yerine gelişerek gitmek lazım. ‘Çocuk yogası’ demek, en önce çocuğun dış dünyayla bağlantısını güçlendirmesi demek. Yoga çocuklara ahlaklı, erdemli, saygılı bireyler olmayı aşılıyor çünkü özü sevgi. Yoga yapan çocuk zaman içinde kendini koşulsuz sevgiye açıyor, iç dünyasıyla olan bağlantısı güçleniyor, kendisini tanıyor, duygularını ifade edebiliyor.

Yoga hareketleriyle fiziksel olarak da güçleniyor. Nefes ve daha sonra meditasyon çalışmalarıyla duyularını kontrol etmenin metotlarını öğreniyor. Masal terapisi ve resim terapisi, duygularını ifade etmelerine yardımcı oluyor.

Hem yoga yapıyorlar hem duygularını ifade ediyorlar. Tüm bunlar da çocuğun özgüvenini artırıyor, ayakları yere sağlam basan bir birey olma yolunda ona destek oluyor. Çocuklara burada bazı sorumluluklar veriyorum. Hayvanları beslemek gibi… Her bir canlının ne kadar değerli olduğunu göstermeye çalışıyorum. Bazen çiçek ekiyoruz, onu birlikte büyütüyoruz.

Emel Hanım, aileler size nasıl ulaşıyor?

Ayazma Mahallesi’nde yaptığımız dersler muhtarlık tarafından duyuruluyordu. Şimdi Instagram hesabımdan bana ulaşabiliyorlar.

Peki, bundan sonraki hedefiniz nedir?

Çocuk yogası yaygınlaşmalı. Özel okullarda yavaş yavaş var olmaya başladı ama benim arzum devlet okullarında da uygulanması. Ben de daha fazla çocuğu yoga ile buluşturabilmek için kendi yerimi açmayı planlıyorum. Herkesin bana kolayca ulaşabileceği, doğayla iç içe bir yer arayışındayım.

 

Telefon: 0541 975 35 37

Instagram: @emelbeseunsel

NASIL ARANDI: #emel ünsel # çocuk yogası # yoga # çocuk # izmit belediyesi # atölye

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.