28-03-2024 11:48

Hayallerin sanatla buluştuğu ev

2017-03-05    0 Kişi Yorum Yaptı   Eklenme Tarihi: 2017-03-05
.stripslashes($urun->baslik).

Zeynep AKAR


Bu ay doğanın koynunda, yeşille mavinin birbirine kardeş olduğu Maşukiye’de, hayallerin sanatla buluştuğu bir atölye evdeyiz...

Uzun yıllar İstanbul’da yaşayan İzmitli ressam Perihan Tüntaş ile sanayi sektöründe üst düzey yöneticilik yaptıktan sonra emekli olan eşi Tarık Bey, yaklaşık 16 yıl önce hafta sonu evi olarak yaptırdıkları müstakil evi artık yaz kış kullanıyor.

Perihan Hanım, yıllar sonra doğduğu kente dönmüş olmanın mutluluğunu yaşarken, Tarık Bey de Maşukiye’deki bu huzur dolu evde sanata ve hobilerine vakit ayırarak emeklilik günlerinin tadını çıkarıyor.

Tüntaş çifti, şu sıralar eklektik tarzla dizayn ettikleri ve her ayrıntısıyla bizzat ilgilendikleri evlerinde, sanatla ve doğayla iç içe bir yaşam sürüyor.

Maşukiye’deki göl manzaralı, 245 metrekare kullanım alanı olan dubleks villa 3 oda, 1 salon ile bodrum katta oluşturulan oyun ve spor alanından oluşuyor.

 

 

Evin yatak odası, oldukça geniş. El dokuması kilimler 100 yaşında. Portmanto ve aynalı şifonyer İstanbul’da bir antikacıdan alınmış. Resimler Perihan Hanım’a ait.

 

Konumlandığı arazinin tüm avantajlarından maksimum düzeyde faydalanacak şekilde dizayn edilen evin mimari tasarımı Perihan Tüntaş’a ait.

Perihan Hanım, şahane Sapanca Gölü manzarasının, yemyeşil doğanın ve gün ışığının her daim evin içinde olduğu; aydınlık, konforlu, şık bir ev hayal etmiş ve mimari proje bu hayal üzerine şekillenmiş.

Tüntaş çifti, dekorasyonda da insanı yormayan, yumuşak tonları tercih etmiş. Aynı zamanda atölye olarak kullanılan evde, sanatla yoğrulmuş bir yaşamın doğal sonucu olarak, Perihan Hanım ve Tarık Bey’in imzasını taşıyan resimlere, el oyması ahşap aksesuarlara ve dekoratif eşyalara rastlamak mümkün.

Evin belki de en büyük özelliği, dekorasyonda kullanılan bütün parçalar arasındaki doğal uyum... Her şey bulunduğu yerde, oraya öylesine konulmuş gibi ama büyük bir bütünlük içinde duruyor.

 

Perihan Tüntaş

 

Evde, sadece ‘süs olsun’ diye bulunan eşya yok gibi... Dekorasyona dahil edilen aksesuarların hemen hemen hepsi günlük hayatın içerisinde de kullanılıyor.

Mobilyaların ise çoğu, Tarık Tüntaş tarafından tasarlanmış ve evin bodrum katında oluşturulan atölyede üretilmiş.

Tüntaş ailesinin evinde her bir parçanın bir hikayesi, anısı, değeri var. Sanatçı çiftin imzasını taşıyanlar, aile yadigarı olanlar, antikacıdan alınanlar, hatta çöpte bulunup değerlendirilenler... Hepsi belli bir uyum içinde, tam da olması gereken yerde.

Haydi şimdi gelin, hem İzmitli ressam Perihan Tüntaş’ı biraz daha yakından tanıyalım hem de Maşukiye’nin en güzel yerindeki bu karakter sahibi evin detaylarını birlikte inceleyelim.

 

Salona dahil edilen açık mutfakta somon rengi kullanılmış; beyaz dolap ise Tarık Bey tarafından tasarlanmış ve uygulanmış. Dolabın üzerinde sergilenen bakır tencereler, günlük yaşamda kullanılıyor.

 

Perihan Hanım, öncelikle kendinizden bize biraz bahsedebilir misiniz?

1957 yılında İzmit’te doğdum ve üniversiteye kadar İzmit’te yaşadım. Daha sonra o zamanki ismi Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisi olan, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Bölümü’nü kazanıp İstanbul’a gittim. Ailem burada yaşamaya devam ettiği için zaman zaman İzmit’e gelsem de yaşamımı İstanbul’da sürdürdüm.

Kariyeriniz ne yönde devam etti?

Tekstil desinatörü olduktan sonra stajımı Vakko’da tamamladım ve ardından uzun yıllar ipek kumaş üzerine tasarımlar yaptım. Tekstil bölümü mezunu olmamdan dolayı kumaşları çok iyi tanıyorum ama ben ipek üzerine çalışmayı tercih ettim. Ebru tekniğini kullanarak ipeklerin üzerine resimler yaptım. Bu kumaşlardan elbiseler, ceketler, eşarplar yapıldı. Eserlerim, başta Nişantaşı Hobi Sanat Galerisi olmak üzere Türkiye’nin birçok yerinde sergilendi. İngiltere ve Suudi Arabistan gibi pek çok ülkeye satıldı. Hayatım sanat, üretmek ve ürettiklerimi sergilemekle geçti.

 

SOYUT RESMİ TERCİH ETTİM

Tekstil desinatörüsünüz ama biz sizi yağlı boya tablolarınızla tanıyoruz... Neden kumaşlardan vazgeçip tuvale yöneldiniz?

Yaklaşık 30 yıl ipek kumaş tasarımları yaptım. Bir gün çizimlerimi ve ürettiklerimi ünlü modacı Cemil İpekçi gördü, çok beğendi. Osmanlı dönemine ait sanatsal çalışmalar yapmayı planladığını, kumaşlarımı kullanmak istediğini söyledi. Ancak koleksiyon benim değil, onun ismiyle çıkacaktı. Öyle olunca, teklifini kabul etmedim. Birlikte çalışamadık ama ayrılırken bana “Senin yerinde olsam, kumaşa çizdiklerimi tablolara taşırım” dedi. Fikri hoşuma gitti, 2011 yılında yağlı boya tablolar yapmaya başladım.

 

Perihan Hanım, resim çalışmalarını atölye olarak düzenlediği üst kat holünde yapıyor.

 

Kumaşlar üzerindeki çalışmalarınız figüratif ama şimdi soyut resimler yapıyorsunuz... Neden?

Aslında ilk yağlı boya çalışmalarım da figüratifti... Ancak, yurt dışında eğitim görmüş bir iç mimar arkadaşım, Türkiye’de dekorasyonda kullanılacak soyut resim bulmakta zorlandığını, ülkemizde böyle bir açık olduğunu söyledi. Onun yönlendirmesiyle soyut çalışmalara başladım. Çok da haklıymış. Hatta şöyle bir de anım var: Sanat galerisinde sergilenen bir tablomu, bir beyefendi satın almış ve evinin dekorasyonunda kullanmış. Daha sonra da evi bir dergiye konu olmuş. Dergide kendi tablomu ve ismimi gördüğümde çok mutlu olmuştum.

Şimdiye kadar kaç serginiz oldu?

6 kişisel sergim oldu, sayısını hatırlamadığım kadar da karma sergiye katıldım. Resimlerim düzenli olarak Kadıköy Moda’da Seven Sanat Galerisi’nde sergileniyor. Bir aksilik olmazsa bundan sonraki sergim Eylül 2017’de gerçekleşecek. Ayrıca, Kocaeli’de de sergi açmayı çok isterim.

 

HAFTA SONU EVİYDİ

Tüntaş çifti, zamanlarının büyük bölümünü Maşukiye’deki dubleks villada geçiriyor.

 

Uzun zaman İstanbul’da yaşadıktan sonra, ilimize geri dönüp Maşukiye’ye yerleşmişsiniz. Neden böyle bir karar aldınız?

Aslına bakarsanız bu kesin bir dönüş değil, İstanbul’daki evim de hala açık. Ancak artık vaktimizin çoğunu burada geçiriyoruz. İçinde bulunduğumuz bu evin arazisini bundan 16 yıl önce almış ve üzerine zevkimize göre bir hafta sonu evi inşa etmiştik. Eşim Tarık Bey emekli olduktan sonra da burada daha fazla vakit geçirmek istedik. Şimdi Maşukiye’ye o kadar alıştık ki mecbur kalmazsak İstanbul’a gitmek istemiyoruz.

Evin projesi kime ait?

İç planın tasarımı bana ait. Ben hayal ettim, teknik detaylar konusunda da İstanbul’da mimarlık yapan Berrin Erkurt ile işbirliği yaparak çalıştık.

Nasıl bir ev hayal etmiştiniz?

Evle ilgili olmazsa olmaz bir kaç hayalim vardı... Öncelikle, evin içindeki hayattan kopmamak için açık mutfak sistemi olmasını istedim. Salonda, manzaranın rahatça izlenebileceği geniş bir cumba hayal ettim. Bir de çok büyük ve ferah bir yatak odasına hevesim vardı. Bunun dışında kalan hususlar tamamen zevkimize ve işlevselliğe göre şekillendi.

 

EKLEKTİK TARZDA DÖŞENDİ

Osmanlı tarzındaki şöminenin üzerindeki ahşap detaylar ve orta sehpa Tarık Bey’in ellerinde şekillenmiş. Koltuğun yanına iliştirilen küçük sandalye ise Perihan Hanım’ın çocukluğunun izlerini taşıyor.

 

Peki, ya dekorasyon?

Evimizde eklektik tarzı tercih ettik. Doğal materyaller, doğal renkler ve beyaza ağırlık verdik. Pencerelerde Osmanlı tarzı giyotin doğramalar kullandık. Şömineyi de yine Osmanlı tarzına uygun olarak, ocak görünümünde tasarladık. Gün ışığından maksimum düzeyde faydalanmak ve göl manzarasını kesmemek için salonda perde kullanmadık. Ve tabii evin genelinde benim ve eşimin tablolarını, eşimin elinden çıkan ahşap aksesuarları kullandık.

Mobilyalar bu ev için özel olarak mı seçildi?

Mobilyaların bir kısmını İstanbul’daki evimizden getirdik. Kalan kısmında ise eşimin yaptığı, antikacılardan satın aldığımız, hatta çöpten bulduğumuz mobilyaları değerlendirdik. Eşim Tarık Bey, uzun yıllar sanayi sektöründe üst düzey yöneticilik yapmış olsa da gerçek bir sanatçıdır. Emekli olduktan sonra, bodrum katta kendisine bir atölye kurduk. Evimizdeki pek çok mobilya, dekoratif aynalar, ahşap aksesuarlar ve dekoratif eşyalar onun elinden çıktı.

 

Ahşap ve resim çalışmaları yapan Tarık Bey’in bir diğer hobisi de maket gemiler.

 

Ahşap baykuşlar Tarık Tüntaş’ın eseri.

 

 

 

Tüntaş çiftinin oğulları, bu odayı kullanıyor. Pirinç karyola, bir İznik gezisi sırasında çöpte bulunmuş ve elden geçirilerek değerlendirilmiş.

 

Pencerenin önüne yerleştirilen sarı kadife koltukla adeta küçük bir oturma odasını andıran banyonun duvarlarını, Tarık Tüntaş’ın fırçasından çıkan resimler süslüyor.

NASIL ARANDI: #maşukiye # Perihan Tüntaş # Tarık Tüntaş # dekorasyon

YORUMLAR
Yaptığınız yorumlar editör onayından geçmektedir.