Serdal Ertürk Mimarlık Ofisi’nin sahibi, Sealand Yapı İnşaat A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Serdal Ertürk, kendine özgü mimari tasarımları ve inşaat faaliyetleriyle adından sıkça söz ettiren bir isim. Başta Kocaeli olmak üzere Ankara, Bursa, İzmir, İstanbul, Adana gibi şehirlerde önemli projelere imza atan; konut, iş merkezi, AVM, hastane, yol, köprü, liman ve fabrikalar gibi birçok alanda hem mimari proje hem de inşaat faaliyetlerinde bulunan Serdal Ertürk, projelerinde fonksiyonelliği ve ergonomiyi bir araya getirerek, kullanıcılarına benzersiz deneyimler sunuyor.
Her bir projesinde insanların psikolojik ve fiziksel ihtiyaçlarını da gözeterek, ergonomik ve çevre dostu tasarımlar yapan mimar Serdal Ertürk’ü daha yakından tanımak isterseniz, bu röportajı mutlaka okuyun!
Serdal Bey sizi tanıyabilir miyiz?
1973, Aksaray doğumluyum. İlkokul ve ortaokulu babamın öğretmenlik yaptığı Demirci Kasabası’nda okudum. Yazları, demirci ustası olan dedemin iş yerinde çalışarak geçirdim. Ondan çok şey öğrendim. Sonrasında meslek lisesinin motor bölümünü kazandım. Birinci sınıfta teknik liseye (motor bölümü) geçtim, 4 yıl okudum. Uygulamalı derslerimiz vardı, bu kapsamda Mercedes fabrikasında 3 yıl kadar çalıştım. Ardından lisans hayatım başladı. Çukurova Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nü kazandım. Üniversitede bölüm yeni açılmıştı, oluşumlar çok yeniydi ancak çok şanslı bir dönem geçirdik. Bölümü oluşturan Tamer Gök, Kaya Arıkoğlu, Ali Özler, Silvia Özler, Ozan Tüzün, Yusuf Serin gibi çok değerli mimarlardan eğitim aldık. Katıldığımız Ağa Han Mimarlık Ödülleri’nde ‘Mersin Üniversitesi Kampüs Tasarımı’, ‘Tarsus Amerikan Koleji Kampüs Tasarımı’ gibi tasarım ödülleri aldık. Okuldan arta kalan zamanlarımızı Kaya Arıkoğlu’nun mimarlık ofisinde çalışarak değerlendirdim, mezun olduğumuzda iş hayatına hazırdık.
Hemen çalışmaya başladınız o zaman?
Mezun olduktan sonra küçük bir ofis açtım, Ayşe Arman’ın Adana’daki villalarını tasarladım. Nitelikli projeler ürettim ama mimari tasarım hizmeti ekonomik anlamda ayakta durmamıza yetmedi. Ülkemizde ne yazık ki tasarıma değer verilmiyor. Bunun üzerine ünlü mimar Kaya Arıkoğlu’nun yanında çalışmaya başladım, çok iyi projeler yaptık hatta Barcelona’da düzenlenen bir yarışmaya katıldık ve ödül aldık. Bu sırada 1998 Adana depremi oldu. Deprem sonrasında deprem konutlarının inşaatı sürecine dahil oldum. Bu proje tamamlanınca, 1999 yılının temmuz ayında Adana’dan ayrıldım, Kocaeli’ye geldim.
Neden Kocaeli?
Çalıştığım firma Kocaeli’de de iş yapıyordu. Adana depremini yaşamış biri olarak Kocaeli’ye gelir gelmez burada da depreme yakalandım. Çok büyük bir yıkım vardı fakat buradan gitmeyi hiç düşünmedim. Ankara-Bolu-İzmit üçgeninde çalışmaya devam ettim. Bolu’daki şantiyeye gittiğim bir gün bu kez de Düzce depremine yakalandım.
DEPREM KONUTLARI YAPTIK
Üst üste üç deprem birden yaşamak çok ağır gelmiştir size...
Evet, maalesef öyle oldu. Düzce depreminde şantiyedeydim, prefabrikten nasıl kaçtığımı bilmiyorum. Sonrasında Kocaeli ve Adapazarı deprem konutlarının inşaatına başladık. Bu arada hastaneler, köprüler, yollar inşa ettik. Gündoğdu, Yeniköy, Karamürsel ve Adapazarı Deprem Konutları, AVM’ler, Adana’da hastane, Kuşadası’nda 780 konut, Ankara’da 1000 konut, Adapazarı’nda villalar, Bursa’da Sevim Yıldız Mesleki Eğitim Kampüsü, yüksek katlı konut yapıları, Mall of İstanbul, Korupark, köprülü kavşaklar, İzmit’in bütün doğalgaz alt yapısı gibi projelerde şantiye şefi, proje müdürü olarak çalıştım. Sonrasında kendimi Bursa’da buldum.
Bursa’ya neden gittiniz?
Çalıştığım firma iflas etmişti, tam o sırada Starwood Orman Ürünleri A.Ş. firmasının sahibi, çok sevdiğim Mehmet Amcam aradı, bir hayır işi yapacaktı, beni Bursa İnegöl’e çağırdı. 300 dönümlük araziye mesleki eğitim kampüsü kurulacaktı. Kampüsü birlikte dizayn ettik, bütün bölümleri yerleştirdik. 4-5 yıl kampüsle uğraştım, inşaat bittikten sonra Kocaeli’ye geri döndüm, 2013 yılında kendi mimarlık ofisimi kurdum. Starwood Orman Ürünleri A.Ş. firmasının sahibi Mehmet Yıldız ile proje geliştirmeye başladım. Projelerin yanı sıra fabrikalarının imalatını da yaptım. İnegöl, Balıkesir ve Denizli tesislerini yeniden kurduk. Gerçekten büyük bir işe giriştik ve bundan da alnımızın akıyla çıktık.
Edindiğim tecrübeler ışığında mimarlığın yanı sıra 2014 yılında Sealand Yapı İnşaat A.Ş.’yi kurarak, taahhüt işleri de yapmaya başladım. Sonrasında kendi projelerimize odaklandık, derken bugünlere kadar geldik.
MEKAN, DÖRT DUVAR DEĞİLDİR
Serdal Bey, sizin imzanızla mimari bir proje nasıl şekilleniyor?
Mimar olarak bir projeyi şekillendirirken attığımız imza sadece fiziksel yapıyı oluşturmakla sınırlı değildir, aynı zamanda insanların yaşam kalitesini artırmak ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılamakla da ilgilidir. Mekan, sadece dört duvar değildir, insanların kendisini güvende, rahat ve huzurlu hissettikleri bir alandır. Biz mimarlar, insanların barınma ihtiyacını karşılamanın ötesine geçerek, onların psikolojik ve fiziksel ihtiyaçlarını da göz önünde bulundururuz. Mimari tasarımımızın sadece fiziksel malzemeyle sınırlı olmadığını, aynı zamanda insanların algılarını ve yaşam kalitelerini de etkilediğini bilmeliyiz. Bu nedenle, mimari projelerimizi şekillendirirken, sadece yapıların fiziksel özelliklerini değil, aynı zamanda insanların psikolojik ve duygusal ihtiyaçlarını da dikkate alırız. Mekanları, insanların kendilerini güvende hissettikleri, rahatladıkları ve huzurlu oldukları alanlar olarak tasarlarız.
Bir yaşam alanı tasarlarken en çok neye dikkat ediyorsunuz?
Bir yaşam mekanı tasarlarken en önemli sorumluluğumuz bu mekanları kullanacak kişileri iyi analiz etmek, dile getirebildikleri veya getiremedikleri hayalleri algılayıp, buna uygun mekanlar tasarlayabilmektir. Mekan tasarımları yaparken şehir ile uyumu, yakın çevresine katkıları, erişim, ulaşım, giriş ve çıkışların kolaylığı gibi konulardan tutun da bireyin kullandığı özel alanlara kadar iyi bir koordinasyon içerisinde olmalıdır.
Bir yaşam mekanı tasarlarken en önemli şey, kullanıcıların psikolojisi, yaşam standartları ve her zaman değişebilecek ihtiyaçlarına uygun bir ortam oluşturmaktır. Her tasarladığım mekanın sadece bir kişi tarafından değil, uzun süreçte farklı şekillerde ve ihtiyaçlara göre kullanılabilecek esneklikte olması önemlidir. İnsan ölçeğinde, ekolojik ve ergonomik olmalı.
Tasarladığım mekanlar doğaya uyumlu olmalı, rüzgar ve güneşten faydalanabilmeli, her mevsim koşullarında keyif alınabilecek bir atmosfere sahip olmalı. Mekan düzenlemesinde bile insanın psikolojisini rahatlatan ve mutlu hissettiren bir atmosfer yaratmaya özen gösteriyorum.
PSİKOLOJİK FAKTÖRLER
Biraz önce psikolojik faktörlerden bahsettiniz…
Psikolojik faktörler, bir yaşam alanı tasarlanırken dikkate alınması gereken en önemli unsurlardan biridir. Örneğin, bir çocuk odası tasarlarken çocuğun ihtiyaçlarına odaklanırız: Nerede çalışacak, nerede uyuyacak, nerede oyun oynayacak gibi. Fonksiyonel mekan oluşturmaya gayret ederiz. Proje hazırlarken iç mekandan dışarıya doğru ilerleriz ve her detayı işlevsel ve ihtiyaca yönelik olarak belirleriz. Örneğin, pencere yerleşimini sadece dış görünüşe göre değil, iç mekanın ihtiyaçlarına göre belirleriz. Işık, manzara, gizlilik gibi faktörleri göz önünde bulundurarak mekanı planlarız. Ayrıca, psikolojik olarak insanları rahatlatan, geniş ve ferah mekanlar yaratmak da önemlidir. İnsanlar, kendilerini güvende hissetmedikleri yerlerde rahat edemezler. Bu nedenle, görüş mesafesinde olabilecek her şeyi düşünerek mekanları tasarlarız. İhtiyaçlar doğrultusunda koltuk, dolap, televizyon gibi unsurları iyi bir şekilde bir araya getirirsek, insanlar rahatlıkla kullanabilir. Biz projelerimize planlarla başlarız ve her şeyin orantılı olmasını isteriz. Bizim yaptığımız işte elimizdeki hamuru iyi işlemek ve dengeli bir şekilde dağıtmak önemlidir.
3 BÜYÜK PROJE VAR
Şu an hangi mimari proje üzerinde çalışıyorsunuz?
‘Yaşam Ormanı’, ‘Bidoğabulduk’, ‘Weekend’ adını verdiğimiz 3 büyük proje üzerinde çalışmalarımız devam ediyor. Büyük araziler üzerinde küçük yapılar kuruyoruz. Yapılar küçük ancak bahçeler ve kullanım alanları büyük olacak. Sosyal donatılar açısından da zengin projeler. Projelerimizde yürüyüş yolları, amfi tiyatrolar, tarım yapılacak alanlar, atölyelerin kurulacağı kültürel alanlar gibi sosyal alanlar da olacak.
Hem tasarlıyor hem inşa ediyorsunuz. Halihazırda devam eden inşaat projelerinizden de bahseder misiniz?
‘Villa Yeşil Bahçe’ adını verdiğimiz projemizin inşası devam ediyor. İzmit Kabaoğlu mevkiinde yükselen Villa Yeşil Bahçe, 4 bin 915 metrekare alan üzerine kurulu 11 adet 4+1 villadan oluşuyor. Bu projede, evlerin her biri geniş bir bahçeye ve görüş açısına sahip. Doğayla iç içe olan müstakil bahçenizde aileniz ve sevdiklerinizle huzurlu vakit geçirebileceksiniz. Villa Yeşil Bahçe’de temiz havanın ve doğanın tadını çıkarabileceğiniz özel bir yaşam sunuyoruz. Projemizin kaba inşaatı tamamlandı, okul dönemine yetiştirmeyi planlıyoruz.
Önümüzdeki dönemde yeni projeler var mı?
Birkaç yeni proje üzerinde çalışıyorum. Birincisi, loft ofislerle çalışma alanlarını daha ferah ve kullanışlı hale getirmeyi hedefliyorum. Bu konuda araştırmalar yapıyor ve çözüm yolları arıyorum. Diğer bir projem ise konut, iş yeri ve ofisleri bir araya getirerek, farklı ihtiyaçlara yönelik çözümler sunmayı amaçlıyor. Tekil binalar yerine kendi içinde yaşayan yapılar oluşturmayı hedefliyoruz. Projelerimde gece ve gündüz yaşayan mekanlar olmasına özen gösteriyorum ki mekanlar 24 saat aktif olsun.
Peki, hayalinizdeki proje?
Evet, gerçekleştirmeyi arzuladığım birkaç proje var. Bunlardan birisi şehir dışında büyük bir arazi içerisine küçük bir kasabayı andıran, tek katlı mimari üzerine kurulu yaşam köyü. Bir diğeri ise keyifli iş mekanları içeren ofis yapıları. Ofis yapıları ismi geçince düşey mimari akla geliyor belki ama hedef yatay mimari olarak tasarlayıp inşa etmek.
Ömerağa Mah. Alemdar Cad. İsmail Kolaylı İşhanı No: 14/20 İzmit / Kocaeli
Telefon: 0 (262) 331 00 38 - 0 532 386 75 12
Web: www.sealand.com.tr
NASIL ARANDI: #mimar # serdal ertürk # konut # inşaat # villa # sealand yapı inşaat # kocaeli # izmit
